Adele Hugo, ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun kızı olarak 24 Ağustos 1830’da doğdu. Ancak Adele Hugo’nun hayatı, babasının edebi kariyerinin çok ötesinde bir dramaya dönüştü. Victor Hugo’nun edebi başarıları kadar, ailesinin acı dolu öyküsü de tarih kitaplarına geçti. Adele Hugo, babasının gölgesinde yaşamaya devam etti, fakat zamanla bir psikolojik drama dönüşen bir yaşam sürmeye başladı.
Adele, genç yaşta babasının eserlerine ve edebi dünyasına olan ilgisiyle dikkat çekse de, özellikle babasının ölümünden sonra ciddi bir ruhsal çöküş yaşadı. En trajik kısmı ise, Adele’nin aşık olduğu İngiliz subayına karşı duyduğu derin tutku, psikolojik bir saplantıya dönüştü. Bu tutku, Adele’yi fransa’dan İngiltere’ye taşımaya ve burada acıklı bir şekilde hayatının son yıllarını yalnız ve terkedilmiş olarak geçirmeye zorladı.
Adele Hugo’nun hikayesi, aşka ve tutkuya duyulan derin bir bağlılığın, insanın zihin sağlığı üzerinde nasıl yıkıcı bir etkisi olabileceğinin çarpıcı bir örneğidir. Birçok tarihçi ve psikolog, Adele’nin hikayesini, toplumun kadına biçtiği roller ve bireysel duygusal zorlanmalar arasında nasıl bir denge kurması gerektiğine dair derinlemesine bir inceleme olarak ele almıştır.